Ocak 14, 2013

pazartesi iş günü sonuna doğru tripleri

çok sıkıldım. ama öyle böyle değil. ha bire tatil planı yapıyor hepsini de plan olarak bırakıyorum.

nisanda berlin'e gidiyorum samet'in yanına, daha bilet bile almadım. hayır gidicem yani orası kesin, alsana kızım gidip biletini ucuz ucuz. yok, illa bi tarafıma kaçacak o bilet parası benim.

geçen bahar dubai'ye giderken de böyle yapmıştım. bir ay öncesinden gideceğim belliydi. ama perşembe günkü uçuşa cuma günü bilet almış, pazartesi günü de vize başvurusu yapmıştım. onur, pasaport kontrolünden geçip de uçağa biniyorum diye mesaj atana kadar inanmamıştı gelebileceğime. aslında o beni dubai'de havaalanının çıkışında görünce inanmıştı bi tek "harbiden geldin ya" diye.

nisanda berlin yolcusuyum, samet'ciğimin yanına, kısmetse. o da pek inanmıyor kanımca gelebileceğime. pragtayken de gidecektim ama. sen bi gel ben seni prag'a da götürücem burdan diyor ama bakalım, göriciiiiz.

bi de ben kadir'e söz verdim makedonya'ya gidicez diye. havaların ısınmasını bekliyoruz. makedon köylerinden bal rakısı ve ceviz rakısı alma hevesindeyim. orda plan kısmını kadir'e bırakıyorum, yavrum o her şeyi planlar. ben de ona uyarım. oldu bitti.

bi de mayısta paris'e gidiyoruz biz furkito'yla. bizim paris turu bahara kaldı, 14 şubat olsun diye çok istemişti tatlım ama kısmet değilmiş. romantizme boğulacaktık halbuki biz. belki mayısa kadar beyrut'a gideriz. o çok istiyor gitmeyi. ben o istedikten sonra her yere giderim ki. (amma da iddialı laf ettim ha.)

anaaa, gülbik'e de amsterdam sözüm vardı benim. şimdi yazarken aklıma geldi. cancan'ı askere gönderdikten sonra o yavruyu amsterdam gecelerinde coşturacaktım ben daha. yaparım yeeaaa (evet, o her zamanki yavşak yeeaaa'larımdan biri bu), gülbik'ten değerli değil ya.

ben en iyisi bırakayım işi. valla bak, ciddiyim. o kadar planım var, hangi birine izin alıcam, hangi birini yapıcam. hem 3 günlük dünya be arkadaş, bugün var yarın yokuz, çalış çalış nereye kadar.

furkan yüzünden zengin koca bulup küçük bihter olma hayallerim de suya düştü zaten. halbuki benim tek derdim bugün keki üzümlü mü yaptırsam yoksa portakallı mı yaptırsam olacaktı. (olsun olsun, ben kendi kekimi kendim yaparım. limonlu olacak, evet.)

işi bırakınca yine dönücez gelicez kürkçü dükkanına. tanrı'nın bu insan evladına doğarken yaptığı kıyağa. bana bahşetmiş olduğu doğal bankaya.

ay ben gideyim de babişkomdaki limitsiz kredimden biraz daha tırtıklayayım bari.