Kasım 09, 2015

hay bin lanet.

annemin düzenli yüzmeye gittiği, babamın meditasyona başladığı şu hayatta bendenizin bir fitness üyeliği bile olmasa da an itibari ile sağ omzunda biri akut biri kronik iki farklı sakatlığı bulunuyor.

diğer kronik sakatlık kafada. o ayri.

sevgiler, saygılar benden efenim.
esen kalın.

Ekim 26, 2015

bildireyim, ben bayağı bayağı gerizekalıyım.

Allah bazı insanların belasını verebilir bence, hiçbir sakıncası yok.
bela okuma döner dolaşır seni bulur derler ama beni zaten buldu o bela. bırakalım başkalarını da bulsun. beter olsunlar.
tamam dediğim o güne de lanet olsun.

Haziran 28, 2015

Ada'ma duyulan özlemdendir bu yazı

duygusal cümleler kurmuştum aslında ama vazgeçtim. bu ara içim dışım duygusallık zaten. mesela dün person of interest'in sezon finalini izledim, makine harold'a father dedi diye ağladım. yine tanıdık premenstruel syndorme zımbırtıları.

neyse efenim konumuza dönecek olursak.

malumunuz, hayat hep tatil olsa modunda bir insanım. ama aynı zamanda da gerizekalılık katsayısı yüksek bir şahsı muhteremim. her iş değiştirişimi itina ile yaz öncesine denk getiririm. halbuki, ne var istifa edecek. nerdeyse 2 senedir mis gibi çalışıyorsun. (iki seneyi 7 günle kaçırdım) yaz gelmiş; dilediğince, keyfine göre tatil yapabileceksin, karışan eden olmaz gidemezsin diyen olmaz. derdin ne? niye istifa ediyorsun? illa edeceksen, bekle, yaz bitsin öyle et. istifa etme demiyorum, yine et. ama tatillerini yap ondan sonra et.

tabii ki bu tür aklı selim hareketler hiç benlik olmadığı için bastım istifayı, geçtim yeni işe. şimdi de kös kös oturuyorum. millet tatile gidiyor ben seyrediyorum. seyretmekle kalmıyor, hafta içi hafta sonu full çalışıyorum. zamanlama olarak full ama kapasite olarak değil. bunun sebebine gelince iki değişken var. birisi benimselleştirememek, diğeri ruhumun tatilde en azından tatil planlarında olması.

mesela şu an bir dünya dolusu rapor hazırlamam lazım, bunun için pazar sabahı saat 9da uyandım, ama oturup eski ada fotoğraflarına bakıyorum. bozcaada'yı ne çok sevdiğimi ve özlediğimi düşünüyorum. keşke bu sabaha patiska'nın bahçesinde uyansaydım diyorum. ali focaccio'lar hazırlasa, ben shiro ile bahçede oynasam. uzun uzun kahvaltı etsek, sonra kumsala gitsek, ada'nın buz gibi sularında yüzsek. sonra ada'nın sokaklarında yürüsek. boşça, amaçsızca. ellerimi gezdirsem duvarlarda. gitsek cabalı'ya ülke şef'in ellerinden levrek yesek. bol bol rakı içsek. rakının cilasını polente'de şarapla yapsak. ada'nın sokaklarında çakırkeyf dolaşsak. bol bol gülsek.

öyle işte sevgili buloog. bozcaada özlemiyle uyandım bu sabah. çok değil 3 güncük istiyorum.her şeyden uzakta, ada'nın kalbinde 3 gün.

neyse ben gideyim de çalışayım biraz. malum yarına çok sevgili (!) head'imin beklediği raporlar var. e salı sabahı yönetime sunum yapmak kolay değil.


Mayıs 24, 2015

macera dolu amerika

hayatım bu aralar o kadar sıkıcı ki dizi senaryosu olsa 3. bölümde reytingsizlikten yayından kaldırılırdı be buloog.

sabah kalk işe git, gün boyu toplantı odasında popo yay, çok toplantı yaparak çok yoğun görün, (evet buloogcum, çok toplantı yaparak çok çalışıyormuş gibi görünmek diye bir şey var), saat 8de işten çık, eve gel, yemek ye, çalışmaya devam et, sonra da uyu.

işimle ilgili bu kadar çok "çalışıyorum" dememden anlamışsındır ki, ben iş değiştirdim. yeni iş yerimin adını tabii ki söylemeyeceğim, devamlı kontrol ediyoruz nerde ne demişler, ne yazmışlar bizimle ilgili diye. buraya adını yazmak, bildiğin kendi topuğuna sıkmak olur.

yeni işimle ilgili yazmak istediğim çok şey var aslında ama bu noktada kendime otosansür uyguluyor ve susuyorum. sadece çok ilginç insanlarla çok ilginç günler bekliyor sanki bizi diyebilirim. bi ara kulağına bazılarını fısıldarım.

bu arada, incir on the job! mutluluk kesinlikle bu. :)

öptüm.

Mayıs 18, 2015

özlemek diye bir şey varmış!

"her güzel insanın ölümüyle daha yalnızız vatan denilen topraklarda
ve toprağın altına giren her güzel insanla daha da bağlanıyoruz toprağa"

3

17.05.2015