Kasım 27, 2012

anlamak mutluluk

annelerin ninnilerinden
spikerin okuduğu habere kadar,
yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,
anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,
anlamak gideni ve gelmekte olanı.

nazım hikmet
beş satırla

Kasım 22, 2012

sevilesi bir insanım canııııımmm.

merve kimdir?
öncelikle merve candır.ama zordur. merve'ye kızamazsın. eğer tanımıyorsan çok şirin gelir, eğer tanıyorsan başına gelecekleri bilirsin. merve'yi sever insanlar. merve düşüncelidir hem de fazla. kendini kaybetmez. merve'nin psişik güçleri vardır, bulunmadığı ortamlarda bile ne olup olmadığından haberdardır. iyi taklit yapar, okulun yarısı hala merve'yi 7/24 şirin gezinen biri bilir. içindeki canavarı aptallar göremez. kuzenimin ev arkadaşıdır, birbirlerinin katalizörleri gibidirler. önceleri sadece kuzenimin ev arkadaşıyken artık şirin bir gülümsemedir benim için. merve'yle hiçbir çılgın anım yoktur, hep güzel anılarım vardır. Hep standart ama mutlu olduğumuz zamanlar vardır. Bir iki kötü anım da vardır aslında, mesela herkese güzel yemek yapar ama bana yapamaz. Sonuç olarak, merve'yi severiz, hem de çok.


Ozan yazdı bunları bana. write up'ımdır, pek sevdiğimdir, bu sabah denk geldiğim okuyup güldüğümdür.

Kasım 16, 2012

cap ou pas cap

the rule was simple. 
are you game or not?

aşk böyle bir şey değil benim için. aşıksan eğer dayanamazsın. tutamazsın içinde. bas bas bağırmak istersin. pat diye karşısına çıkarsın. say something sensible diye düşünür i have one leg diye dillendirirsin. (şahsım bu noktada coupling'e gönderme yapmıştır.)
aşk bir bakıştır. dokunuştur. tutkudur. çirkindir. güzeldir. heyecandır. adrenalinin ta kendisidir. onu gördünüz diye kalp atışlarınızın 200e çıkmasıdır. bir an gözgöze geldiniz diye içinizde fillerin samba yapmasıdır. Kuzey kampüste adama seksek oynatandır.
aşk aldatmaktır (sevgiliyi değil). aşk yalan söylemektir (sevgiliye değil). aşk üzülmektir. aşk ağlamaktır. aşk gözyaşıdır, bazen kahkaha atmaktan akan gözyaşı. aşk hayat sevincidir. aşk yaşamdan bıkmaktır.
aşk midende kelebeklerin uçuşmasıdır. aşk öğle yemeğinde iştahtan kesilmek akşam yemeğinde duble iskender üzerine kaymaklı ekmek kadayıfı yemektir.
aşk nefrettir. aşk yalandır. gizlemektir bir yandan da her şeyi anlatmaktır.
o kadar yorulmaktır ki aşk, bazen eski sevgiliyi özlemektir. onun sessizliğini sakinliğini. onunla konuşamamayı arada, ona uzaktan bakmayı.
bağıra çağıra kavga etmektir. kapıları çarpmaktır aşk. ardı ardına sigara içmektir. karanlıkta oturmaktır. sakinleşince de daha bi sıkı sarılmaktır birbirine.
eşyalarınızı toplamış giderken evden, terk ederken onu beni bırakma dediğinde gidememektir aşk.
beni ondan daha çok sev dediğinde daha çok, daha daha daha çok sevmektir.
canınızı acıtmışken, ağlatmışken, kırmışken sizi yanında kalmaya devam etmektir.
pişman olmaktır.
zevke doymaktır.
koynunda uyumaktır onun.
aşk gitmek değildir, gidememektir.
vazgeçmeye çalışmak ama vazgeçememektir.
karşındakine yalvarmaktır nolur çık git hayatımdan diye, hiç gitmemesini dileyerek.
pişman olmaktır, lanet olsunlarla doludur.
yanlış mesajlar göndermektir. 10 dakikalık okul ev arası mesafeyi 35 dakikada gelmektir. her sabah balkonda gelmesini beklemek, o gelince, köşede durunca, kafasını kaldırıp sana bakınca evden çıkmaktır.
gecenin bir yarısında kapıya gelip telefon etmektir, pencereye çık bi görüp gidicem demektir.
gecenin 3ünde sırf bi adam seni özledi diye kalkıp koşa koşa ona gitmektir.
sevgi değildir aşk. her daim mutlu eden bir şey değildir. acı çektirendir aşk. canınızı acıtan, içinizi yakandır.
özlemektir bi de. deli gibi. özlemekten gözlerinin dolması gibi. 3 gün farklı ülkelerde olmanın ardından 4. günde kucağına atlamaktır, boynuna sarılmaktır, öpmek öpmek öpmektir. en olmadı ara katta buluşup dudaklarınızın birbirini bulmasıdır.
şirket binasındaki asansörden dudaklarınız ıslak inmektir.
buz gibi suda sırf ona sarılmak için titreye titreye kalmaktır.
o seviyor diye sinüzit ve migrene rağmen ıslak saçla dolaşmaktır.
gecenin ikisinde tatile gitmeye karar vermektir. başka bir şehirde uyumaktır. her koyda yüzmektir sarmaş dolaş. bir gece yarısı çırılçıplak denize girmektir. kahkahalarla gülmektir. binlerce fotoğraf çekmektir. tavlada 6-2 atmaktır aşk.
dayanamamaktır. uzak kalamamaktır.
aşk gitmesine ne olursa olsun izin vermemektir.

bu yüzden ki bu film benlik değil. are you game or not? aşkın kendisi bir oyun evet, ama sadece iki kişilik. üzgünüm hanımlar beyler benim oyunumda geçici süreliğine de olsa 3. şahıslara yer yok.


jeux d'enfants ya da love me if you dare ya da cesaretin var mı aşka... seçin beğenin hangisini istiyorsanız onu deyin. 9 sene sonra izledim ve ben bu filmi hiç sevmedim.

bi de ulan adam beni gözlerim kapalı son hız gelen trenin önünde bırakacak ben de ona aşık olucam. ooolldu gazoz ağacı.

bi de onlarınki aşk değil be abicim bildiğin hırs. hayır kendimden biliyorum, iddia kazanıcam diye şehir değiştirmişliğim var benim. gerekirse ülke de değiştiririm sorun değil. her türlü kazanan ben olurum. bu oyun uymaz bana yani. oynarım da aşkımdan değil hırsımdan. her türlü de alırım.

bi de hikaye çok sıkıcı be arkadaş, azıcık sürükleyici olsaymış bari. 90 dakikama yazık oldu, ona üzülüyorum. ben ki sheltering sky ve english patient'ı izlemiş adamım.

bi de evet, tüm bu sebeplerden ben aşk'ın biyolojik olduğuna inanırım. bir ömrü olduğuna. yoksa bir insan ömrü böyle geçer mi ayol. yazıktır, günahtır. yapmayın, etmeyin.

Kasım 15, 2012

pretty in pink

içindeki kaosu görmektir yaşamak. ve olmasını istediğin şey ise perde çekmektir kendi üstüne. gel gör ki ruh anarşisttir ve daha güçlü fırlar içinden dışarı doğru. etrafa saçılanlar ufak tefek nefret kırıntıları. rüzgar eser, yağmur yağar ve unutulur giderler.


ulaş yazmıştı iki sene önce bunu bana. nedensiz severim onun bu cümlelerini.



Kasım 14, 2012

ben, sen, onlar, biz, siz, o.

bazen şeyi düşünüyorum; ne kadar öküz olduğumu. şaka değil cidden. oturup ciddi ciddi düşünüyorum.
acaba doğuştan mı öküzdüm ben sonradan mı böyle oldum?

şöyle bir düşünürsek,

romantik bir hatun değilimdir. özel şeyleri sevmem. kolay kolay doğum günleri dışında özel gün hatırlamam. ama doğum günlerini unutmam, unuttuysam eğer o arkadaşı da unutmuşumdur. başbaşa kutlamalardan hiç hoşlanmam. niye yalnız kutluyoruz? bizim hiç arkadaşımız yok mu? kimse bizi sevmiyor mu? kimse mutluluğumuzu paylaşmak istemiyor mu? niye yalnızız biz yahu? kalpli incikli boncuklu şeyler kolay tercih ettiğim şeyler değildir. pembeyi sevmem. kırmızı taraftarıyım. ama beyazla siyah her daim vazgeçilmezlerimdir.  slow şarkı sevmem, çok dinlersem anlamsız bir mutsuzluk yaşarım zaten. kendi kendimi depresyona sokabilme kabiliyetim çenemden daha kuvvetlidir, varın gerisini siz tahayyül edin.
romantik komedi filmleri komedi kısmı ağırlıktaysa izlerim, ya da regl dönemindeysem. zaten yaptığım yorumlarla yanımdakilere "öküz müsün acaba" dedirtirim, en olmadı içlerinden bu cümleyi geçirttirir duygularını gözlerine yansıtırım. mesela başka dilde aşk'ı izlerken verdiğim tepkinin birine sevil direk "öküzsün merve" diyerek cevap vermişti, ki bilen bilir sevil de romantizmde benden daha başarılı bir insan evladı değildir. eternal sunshine of the spotless mind, herkes bayılır ya bu filme ben çok sıkılmıştım. the notebook, ıyk dedirtmiştir bana. jeux d'enfants'ı insanların "ayyy çookkk güzjeeellll" yorumlarından dolayı izlemeyi reddetmişimdir mesela. ama korku filmlerine asla hayır demem. paranormal activity'leri çerez niyetine izleyebilirim, ki izledim. hatta birisi baya sıkıcıydı, uyudum. aa evet bi de o var, sevgiliyle ya da sevgili to be ile romantik romantik film izlerken; yani asıl amaç film izlemek bile değilken, ben o filmde sıkılıp uyurum. yaparım. yapmadım değil hani. bi de ada'yı çok severim. evet zevklerimin tuhaf olduğu doğrudur. ben o filmde sevgiliyi yeme ihtimallerini sevmişimdir. (iremmbb şu cümleyi okudun ve çok güldün, biliyorum.)
kitap okumaya bayılırım. ama okuduğum en romance temalı kitaplar ortaokuldaki bir genç kızın günlüğü ve serisidir. evet okudum, geçmişimden utanmıyorum. ay tamam geç dalganı, unuttum ben sen okumayı nietzsche ile sökmüştün di mi? kitaplığımın yarısı cinayet romanlarıyla doludur. agatha'nın serisini tamamlamıştım daha lisedeyken.
çocukluk hayali savaş uçağı pilotu olmak olan bir benden bahsediyoruz. her kız çocuğunun hayali dansöz olmaktır arkadaş, savaş uçağı pilotu olmak da neyin nesi. a tamam ileri görüşlü insanım dansa yeteneksiz olacağımı o zamandan hissetmişim, tam bir kazuletim, ama genlerimi hesaba katmamışım. boyum tutmadı savaş uçağı pilotu da olamadım. halbuki ben türk yıldızlarından olacaktım. ay ben zaten küçükken abimin arkadaşlarını da döverdim. mahallede az çocuğun kafasını yarmadım sonuçta, korkarlardı benden.
bütün erkek muhabbetlerini bilirim. pornodan da konuşabilirim futboldan da. bütün yakın arkadaşlarım da erkektir zaten, 3 dakika içinde kankaya bağlayabilme potansiyelim vardır.
seni seviyorum diyen adama sen şimdi niye söyledin ki bunu demişliğim,
evlenelim bence diyene oldu canım görürsem söylerim demişliğim,
ben sana aşık olmuş olabilir miyim diyene de yoo ne alakası var demişliğim vardır.
aaa bi de yazılan aşk mektubunu ben bu şiiri hiç sevmem diyip yırtmışlığım vardır.
fotoğraf da saklamam eski aşklardan. yazdıklarımı da yok ederim. ilginçtir bu bloga dokunmuyorum. seviyorum sanki ben seni blog, hadi yine iyisin. ;)
bir zamanlar acaip aşk dolu dinlediğim şarkılarda şimdi göbek atabilirim.
bi de bu kadar aşk desem de, ben özümde aşk'a inanmam. aşkın psikolojik açıklamalarındansa biyolojik açıklamalarını daha geçerli görürüm.
ha aşkla ilgili çok güzel yazarım, orası apayrı bir konudur.
kebaba bayılırım. bibuçuk adana için her yemekten vazgeçebilirim. lahmacunu da severim ki ben. adana'lı olduğumu iki konuda kabul ederim, biri kıvanç biri kebap. ay bi de şey var, küfür. bazen öyle bir küfür ediyorum ki kendi kendime höst kızım yavaş ol diyorum. ama allah'tan bunu içimden söylüyorum.
bi de ben bazen yolda yürürken sesli düşünüyorum. sonra bunu fark edip hassiktir kızım kendi kendine konuşuyorsun diyorum.

öyle işte ya.
yazdıklarımı şöyle bi okudum da baya öküzüm ben aslında.
bi de kendimi biliyorum ya buna hastayım işte.

nisandan kalma bir gece var aklımda, oku bak.

puslu soğuk bir hava. hafif çiseleyen yağmur.
köprüdeymişiz. asyayı avrupaya bağlıyormuşuz.
saatlerce dolaşmış, aklımıza esen yere gitmiş, sağa mı sola mı diye sormuşuz her yol ayrımında. iç'imizi dinlemişiz. o ne derse onu yapmışız, sağ dediyse sağa kırmışız direksiyonu sol dediyse sola.
polis çevirmesine yakalanmış, arabayı kaptırmanın ucundan dönmüşüz. polis abi kıyak geçmiş bize. biz yeni sevgiliymişiz ne de olsa, yemek yiyecek yer arıyormuşuz. gençmişiz işte, kanımız kaynıyormuş.
dönmüş dolaşmış kürkçü dükkanında bulmuşuz kendimizi. caddebostan bibuçuk açmış kollarını bize. gece 12 olmuş ama mutfak son bir yemek daha hazırlayabilirmiş bizim için.
bana bi chef's burger bi de miller söyler misin, deyip tuvalete gitmişim. bu siparişimle onun da salata su menüsünü sabote etmişim farkında olmadan.
keyifliymişiz.
sohbet etmişiz uzun uzun.
her şeyden.
herkesten.
hayallerden bahsetmişiz birazcık da. ucundan kıyısından.
ben sevmem zaten hayallerimi anlatmayı.
hem o kim ki?
niye paylaşmışım ki onunla bunları?
nerden biliyormuş incir'i?
niye biliyormuş?
dinlemiş beni.
çok konuşanları sevmem aslında ben, demiş, bi de yavaş konuşanları. zaman kaybı gibi geliyor onlarla olmak. ama seninle olmayı seviyorum, seninle konuşmayı, seninle paylaşmayı.
iyi bir şeyler söyledi galiba, diye geçirmişim iç'imden.
üşümüşüm biraz. bahçede oturmuşuz, sigara içiyor çünkü.
keşke içmese demişim, yine iç'imden. zaten 37sinde öleceğine inanıyor, içmese keşke.
kalkmışız sonra, saat epey olmuş.
arabaya binmişiz.
radyoyu açmışız.
powerturk açık. bu aralar takmış zaten, ofiste çalışırken de hep powerturk dinliyor. iç'imden düşünmüşüm, evet.
diyorum ya iç'imizle yaşıyoruz biz o geceyi. hep iç'imizden geçiyor, iç'imizden söylüyoruz, iç'imizden düşünüyoruz.
köprüye yaklaşmışız ve puslu soğuk havayla karşılaşmışız.
her yer sis.
çok güzel demişim, ben böyle havaları çok severim.
ben sevmem demiş.
radyoda bu şarkı başlamış.
aa bak ahtapotlar demiş.
hayır demişim.
evet demiş.
ahtapotlar çıkmış gerçekten de.
ama bu akustik olan benim dediğim eski versiyonu demişim. ben bu şarkıyı senden önce biliyordum diye eklemişim.
bilmiyorsun, tanımadın bile şarkıyı demiş.
biliyorum demişim.
inatlaşmışız. biz her konuda inatlaşıyoruz ki zaten, hatta hala.
şarkıyı söylemeye başlamışız.
söylemişiz beraber.
sevmişiz biz bu şarkıyı, bizim olmuş sanki.
köprü bitmiş, sis dağılmış.
galata'ya gelmişiz.
ben onu öpmüşüm, evime doğru yürümeye başlamışım.
kule'ye adım adım yaklaşırken, yağmurla toprak yeni sevişmişken, mis gibi kokarken hava mırıldanmışım.

gömleğim beyaz olsun, sen seç kravatımı
eteğin kırmızı olsun açık bırak saçlarını...



şimdi bazen sarılıyoruz böyle. sarmaş dolaş oluyoruz. mutlu oluyoruz. sarmaş dolaş olduk diyorum. evet sevgilim, olduk diyor. ahtapotlar gibi diyorum iç'imden. iç'imden söylüyorum, çünkü o artık bu şarkıyı sevmiyor.

Kasım 12, 2012

ben zaten en çok aşurenin içindeki kurufasulyeleri severim.

-bazen geri dönerler
+ve bazen asla geri dönmezler
-bazen sırf dönebilmek için giderler
+bazen de kalmayı beceremediklerinden. onlar dönemez işte bak.
-bazen de dönmek istemezler zaten.
+amaan bazen dönseler de sen istemezsin zaten.
-her şeyin başı su.
+su önemli. suyun başı kimdeyse söz onun kızım ayağı denk almak lazım
-aşure de ne tuhaf tatlı. kurufasulye falan var içinde.
+sırf senin için aşure yapmak istiyorum. dr oetkerciğim yardım ederse bi de enerjim olursa bir gün.
-mmm ne severim ama. bi de o gece ne geceydi ama.
+öyle geceleri özledim yahu. yaparsam sevsen de sevmesen de o fasulyeleri tek tek yediririm adama bilirsin.
-her türlü yerim, bilirsin. bi de şey var, çılgın fırın poşetleri ve tavuklar.
+bozuk tavuklar. baya baya bozuk tavuklar. bkz. kedi bile yemedi.
-bi de şey var. dötyüdünde yalnıd gedzen yıldıdlar
+ooof off onu unutmuşum ya ben. m&m bağımlısı peltek şantör.
-aman unut gitsin. zaten binlerce yıllık insanlık tarihinde kıyamet kopmaya karar verse gelir bizi bulur.
+sevgiliyi yerler diye korkuyorum.


- görüyorsun dürüstlük ağır bastı yok canım bile diyemedim. ve hatta ama sempatik bile diyemedim.
+ aman seni de biliyoruz. denizi de gördük.
- hayatta standart sapma diye bir şey var.
# bakın bana bi standardım olmadığı için sapmam da olmuyor.


# ilkokuldayken resimli ingilizce sözlük aldırırlardı bize. hah bu o esnada staring'in sözlük karşılığıydı işte.


- euro euro olmaktan çıktı. para değerini kaybetti. bildiğin kokuyordu.
+ başlarda pofidik pofidikti. sonra düz taban oldu.


# bu yeşilli kimmiş ya? çok tuhaf duruyor.
- ?????
+ ?????
# kim ya?
- oha kızım, kızın sevgilisi o.
+, -, # puahahahhahahahahahah


- e bu bildiğin miss piggy!
# çiirrkiiiinnn.
+ ay evet evet evet evet. :))))


+ minimum 13 cm kızım. 18 cm'e kadar çıkıyor. bi de kesiyorlar. sonrasını sen düşün.
- e artık yandan yandan.
+ o fizik kurallarına aykırı.


# abi şehir dışından geldim. sen iki adım öteden gelemedin. sevişme? ön sevişme?
# ön sevişmeyse haber ver boşa beklemeyelim.
# baaakk ses yok.


+ the girl next door

- komşu to be


+ çocukta şeytan tüyü var, sevdiriyor kendini.
- sana esmer olsun yeter zaten.
+ yok her zaman değil. bak mesela bunun sevgilisini beğenmiyorum.


- abi iki kız fotoğraf koymuşuz, one like var. o da bu! o kadar mı yaşlandık lan?!


+yaa ben bu m&m'lerden istemiyordum ki. bunlar fıstıklı.
- senin kadar anlamıyorum kızım ben bu m&m'lerden. hangisinden istiyorsun.
+ bunlar fıstıklı.
- peanut yazıyor üzerinde, evet.
+ yer fıstığı işte.
- sağol arada ingilizce kelimeler de öğretiyorsun.
+ ya ben bunlardan istemiyordum ki.
- ay tamam hangisinden istiyorsun söyle. maldivlerden dönerken alırım.
+ bok.


işte tüm bu geyikleri kahkahalarla yapabildiğim arkadaşlarım var benim.
evet şanslıyım, kıskanabilirsiniz.

Kasım 05, 2012

cupid roma aşk tanrısı oluyor, bir çeşit eros işte.

sıradan, çirkin, çarpık şeyleri bile
aşk değiştirebilir, biçimli değerli kılabilir.
aşk gördüğünü gözleriyle değil, hayaliyle görür,
kanatlı cupid resimlerde işte bu yüzden kördür.
durup düşünme nedir, hiç bilmez aşk,
kanadı var gözü yoktur; bakmadan uçar gider.
aşk bir çocuktur derler ya, nedeni budur işte,
öyle çok yanılır ki yaptığı seçimlerde.
oyun oynayan çocukların ettiği yeminler gibi,
aşk uğruna yalan yere yeminler edilir her yerde.



* william yazmış böyle bir yaz gecesi rüyası'nda helena'nın ağzından.