Ocak 08, 2013

hep kardan kıştan, biliyor musun?

iki yıl aradan sonra ugg'lar dışında bir çizmeyle buluşan ayaklarım isyanlarda. "git allah aşkına lacostelarını giy, tigerlarını giy, en olmadı o stilettolarını giy ama çıkar şunları" diyorlar bana.

bu kar çizmesi denen şey acaip bir şey. ben hayatta almazdım da babişkom alıp gönderdi, kar kış da bastırınca canım şehrime giyeyim dedim.
bi kere ayaklarım buz gibi, baya baya üşüyorlar. halbuki en kalın çoraplarımı giymiştim. hava alıyormuş, koku yapmıyormuş, su geçirmiyormuş; bu soğukta hava almasa da olabilirmiş aslında. zira aldığı hava buzzz gibi.
ve bu botlar çok net kayıyorlar. dün sabah lacoste'larımla mis gibi yürüyebilmişken (ay evet düştüm ama o benim şapşalaklığımdandı), ofise gelip de çizmelerimi giyince (çizmelerim babam kargoyla yolladığından beri ofiste, kar yağarsa giyerim diye eve götürmüyordum) o andan beri buzda dans kafasındayım. uçuyorum, kaçıyorum, kayıyorum. popomun sol tarafı ve sol avuç içim çok ağrıyor.

halbuki ugg'larım ne güzellerdi, sıcacıklardı, yumuşacıklardı, kayıyorsa evet onlar da kayıyorlardı ama olsun güzellerdi, canımlardı. geçen bahar "amaan kış bitti artık, evde koyacak yer de yok" deyip atmayaydım onları iyiydi.

ayaklarım bas bas bağırıyorlar, git yine al onlardan diye. hatta bu sefer ugg değil fitflop al diyorlar. ne var canım 600 liraysa bir ayakkabı, sanki sen değildin ugglarda hangi renk alacağına karar veremeyip ikisini birden alan salak, diyorlar. sen en iyisi işten çıkınca bir citys'e uğra diyorlar. hem indirimde vardır şimdi diyorlar.
ya da aslında bunları söyleyenler ayaklarım değil de içimdeki alışveriş canavarları.
evet çoğullar, bir değil birden çok çok daha fazlalar. öyle olmak zorundalar. yoksa kredi kartı ekstrelerime başka nasıl açıklama bulurdum.