Mart 27, 2011

bilinç akışı yaptım, umutu başıma koydum, duma duma dum.

ne zamandır yazmıyordum. yarın midtermüm var. ders çalışmamak için yapsam yapsam ne yapsam diye düşünürken bloga yazmak aklıma geldi. çok yazma isteği içinde değilim sanki. yasaklıyız ya, okunamıyoruz ya; ondandır herhalde.

bu aralar hep bir telaş içerisindeyim. yetişmeye, yetmeye çalışıyorum ama devamlı bir yerlere gecikiyorum. hoş olmuyor.

mezun oluyorum. bir nevi aşk yaşadığım üniversite hayatım bitiyor. 3 ay sonra artık öğrenci olmayacak olmak fena halde koyuyor. rahattım halbuki ben böyle, baba parası yemek en güzeliydi. öğrencisin, okuyorsun kimse karışmıyor, ilim yolundasın bir yerde. bir şey deseler "okuyoom abi ben" diyordum oluyor bitiyordu. son öğrencilik günlerimin keyfini sürüyorum.
yıllık hazırlığındayız bir taraftan da. kepli fotoğraflar çektirdik. yazılar yazılacak, düzenlenilecek, basıma verilecek. oooo çok işim var o konuda.
bir de iş mevzu var ki yakınından bile geçmiyorum. kendi işim olsun istiyorum, sonra sıkılıyorum kim uğraşıcak onla ya diyorum. corporate life, adı bile geriyor beni. o yüzden, her seferinde son bir kez daha ignore ediyorum bu konuyu. kısmet ne de olsa.

ne zamandır alayım diyordum, sonunda başardım. fotoğraf makinası aldım. canon eos 500d. yeni sevgilim kendisi. pek bir sevişiyoruz. devamlı beraberiz. azıcık vapur kıçı artisti olma yolunda ilerliyor gibi olsam da arkadaşlarım engelliyorlar. aynada kendimi çekiğim, ya da yeni sevgilimle fotoğraf çekerken başka birinin beni çektiği fotoğrafları facebook profil picture yapmam yasak. sümüklü çocuk, seyyar satıcı, uçan martılar gibi konseptler de yapamıyorum. klişelerden uzak tutuluyorum zorla. portre ağırlıklı çalıştırılıyorum, devamlı kendi fotoğraflarını çektiriyorlar. gerçi mutluyum, bir de onları profil pic yapıp da like aldılar mı kendi resmim like edilmişçesine seviniyorum. evet, manyak oldum.

ne zamandır uğraştığım bir böbrek taşı sorunum vardı. geçti sanıyordum. acaba geçmedi mi dedirten hafif gelgit sancılar yaşıyorum 3-4 gündür. can sıkıcı.

"aşık değilim olabilirim olabilirim"
"ben her bahar aşık olurum" gibi nağmelerle dolaşıyor olsamda aşk denen meretin a'sı bile geçmiyor hayatımdan. o değil, mezuniyet balosuna yalnız gitmek zorunda kalıcam, benim için de etrafımdakiler için de hoş olmayacak.

bir de ben aşık olmadığım zaman kendimi çok boş hissediyorum. ne düşünsem ki şimdi yaa diye kalıyorum. şarkılarda duygulanamıyorum, gerçi aşıkken de pek duygulanmazdım ya neyse. heycanlanamıyorum. pırpır uçuşamıyorum. hayat sıkıcı oluyor.

aşk demişken, gerçeği yok ama platonik bir aşkım var, her zaman olduğu gibi. deniz! deniz celiloğlu! nasıl şirin bir adam, nasıl tatlı. hafiften de tombik ya böyle içim gidiyor. sırf o var diye kanıt dizisinin bütün bölümlerini izledim. sırf adam yakışıklı diye gecenin bir köründe yatmadan önce kanıt izliyorum. seri katil falan yakalıyorum. sonra da o uykudan hayır bekliyorum. ya sorgulanıyorum ya sorguluyorum, her durumda sorgudayım yani. kusursuz cinayet yoktur, mutlaka arkasında bir iz bırakır diye uyanıyorum. şimdi allah için ben zaten sevil atasoy'a hastayımdır, hürriyetteki yazılarını da okurdum. bu dizi güzel olmuş güzel.

havalar da pek bir dengesiz. 3 gün bahar, 3 gün kış, sonra yine bahar diye ilerliyor. havalar 3 gündür güzel ya benim yarın sınavım var. çalışmam lazım. gerçi birazdan başlicam çalışmaya. ama yine de çalışıcak olmanın verdiği bir huzursuzluk vardı üzerimde pek çıkmadım evden dışarı. yarın sınav bitiyor, 1 hafta boşum, ama meteorojiye göre yine yağışlı.

dün de kaybedenler kulübüne gittim. nasıl güzeldi, nasıl eğlenceliydi film. bayıldım. hemen imdb'de çaktım 9 puanı. ay nolur sinema eleştirmenleri gibi teknik yorumlar, eksiklikler falan filan yapmayın hemen, ben eğlendim mi güldüm mü beğendim mi, evet, öyleyse o film haketmiştir 9u. o kadar. şimdi naber diyene standart diyorum, her boka da ya kim bu erol egemen diyorum. güzeliz, hoşuz.

her boka deyince, bir de buna alıştım. her şeye tepki olarak "bok" diyorum. kahveyi döküyorum bok, telefonun şarjı bitiyor bok. ne güzel bırakmıştım ben böyle abuk tepkileri, yine başladım. ööff. bok!

böyle de garip, gereksiz bir yazı oldu bu. niye yazdıysam. pııuurrff...