Haziran 02, 2010

yeni liman arayışında....

unuttum diyorsun, geçti gitti...

yaşanması gerekiyormuş ki yaşandı...

artık o da tıpkı diğerleri gibi,hiçbir farkı kalmadı... yerini aldı acı hatıraların içinde, kalbin derinliklerinde... gerçi onun kalpte yeri yok ya, neyse...

bir gün oluyor, iki gün oluyor, ay oluyor, yıl oluyor... gerçekten unuttuğunu sanıyorsun.

sonra, bir şarkı dinliyorsun, kitabın içine saklanmış yıpranmış bir not buluyorsun, eski bir fotoğraf görüyorsun tesadüfen; hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlıyorsun...

daha önce hiç ağlamadığın kadar içten, hiç olmadığı kadar derinden...

fark ediyorsun; barıştım dediğin anılarınla barışmamışsın meğerse. unuttum geçti dediklerin unutulmamış aslında. kabuk bağladı sandığın yaran içten içe kanamış hep.

gözünden akan yaşlarda nefret de var sevgi de. özlem de var öfke de. kırgınlıkların da var, bir hiç uğruna kırdıkların da.

vazgeçişlerin var, bırakıp gidişlerin. sonra 'olmuyor, yapamıyorum' deyip geri dönüşlerin.
taşıdığın yükler var, taşımak zorunda olduğunu düşündüğün.

ağlarken fark ediyorsun; bahanen aslında o senin; bütün korkuların için, bütün yapamam dediklerin için, bütün çekindiklerin için...

sığındığın limanın aslında o senin...

seni fırtınalardan koruması gerekirken, açık denizlere korunmasız salan limanın...

bir gemideysen eğer sen, fırtınalarla kaplı bir okyanusta yolculuksa seni bekleyen ve seni bu geleceğe yollayan güvendiğin limanınsa; vakit vazgeçme vaktidir..

vakit çoktan durumu idrak etme vaktidir...

vakit artık yeni liman bulma vaktidir...