Mart 25, 2010

Ahh şu aşk denen şey yok mu?


Nasıl bir kudrettir ki yüzlerde gülümseme yaratan küçücük bir espriden aylarca süren bir muhabbete yol açar. Bir cümle üzerinden onlarca cümlelik yorumlar yaptırır. Kendisine dair ilginç tanımlamalar oluşturtur, yaşanmışlıklar yaratır. Hayata bakış açısı katar, hayata kendi penceresinden baktırır.
Şu aşk denen şey, nasıl bir duygu silsilesidir ki bir kere rüzgarına kapılmaya görsün insan havalandıkça havalanır; uçtukça uçar daldan dala konar. Sonuç genelde aynıdır, kendi bindiği dalı kestiğinin farkında olmaz, ta ki poposunun üstüne sertçene oturana kadar.
Şu aşk denen şey var ya, çok şeye sebep çook...
Ben vakti zamanında ‘adamdaki aşka bak be, ayakkabısını bile çıkarttırmış ha’ diye anlatılan duruma bir yorum yapıp, sonra da bu yorumu gittikçe bir teknolojik kara deliğe dönüşen meşhur ‘social networking’ sitesi facebook'a status kısmına yazma gafletinde bulundum. Ve bu aymazlık ‘aşk denen şey adamı şöyle yaparmış’ , ‘aşk denen şey adama böyle yaptırırmış’ diye devam etti. Halen de etmekte. Hatta ve hatta kalıbına sığmamakta taşmakta ve bu bloga bulaşmakta...
Bu iletileri facebook sayfama yazarken bu denli ilgi gördüğünün farkında değildim. Okuyan, takip eden, beğenen ama söylemeyen, bıyık altından kıskıs gülen, kimden bahsediyor ki bu kız diye soran, merve kime aşık olmuş diye meraklara gark olan çokmuş meğerse. Ne zaman ki ben iletileri yazmayı bıraktım, talepler dillenmeye başladı. Tekrar yaz diye ikna çabaları hız kazandı.
Ben de bu talepler, bu övgüler karşısında – tamam kabul ediyorum- çok pis gaza geldim. Sağlam ego tatmini yaptım. Nihayetinde kendime hakim olamayıp bu blogu oluşturdum.
Sanmıyorum ki, bu blogu benim arkadaşlarım dışında okuyan takip eden – şu an itibariyle tek bir takipçim var, o da ev arkadaşım - valla ben ısrar(!) etmedim – olsun. Ama es kaza girdiniz okudunuz diyelim bu blogu, tüm amaç hayatınızdan çaldığım, yazıyı okumak için ayırdığınız bir kaç dakikanın yüzünüzde bir gülümseme yaratmasıdır. Yaratmalıdır, yaratacaktır, an itibariyle yaratmıştır...