sabahın geç saatlerinde uyanmış yatağımda mayışmaya devam ederken bir su sesi duydum. böyle şarıl şarıl, şırıl şırıl. bu duvarlar ne kadar ince yan dairenin su sesi bile benim evde, diye geçirirken içimden su sesinin fazlasıyla yakından geldiğini fark ettim. noluyoo lan diyerekten yataktan fırlayıp mutfağa adımımı attım ki her yer su içinde. şıpır şıpır. boru patlamış! hem de pis su borusu. apartmanın bulaşık sularının aktığı boru. leş gibi kokuyor her yer.
böyle bir durumda aklınıza gelen ilk şey, gideyim ev sahibine haber vereyim, olmalı. ama kılığınıza bakmadan. "ayy bu saçla hayatta dışarı çıkamam", "ayy pijamalarımı değiştireyim", "ayy sütyenimi giyeyim" derseniz ve bunları yaparsanız mutfaktaki su hole doğru akıyor. yapmayın!
neyse ben hazırlanıp indim alt kata, ev sahibime. "ev sahibi amca imdaaaatt" moduyla. kendileri evde değilmiş, safsalak bir oğlu var o çıktı. anlattım anlamadı, tekrar anlattım tekrar anlamadı.
eğer siz de ev sahibinizi evde bulamazsanız, telekominikasyonun nimetlerinden faydalanmayı aklınıza getirin. telefonu kullanın ve ev sahibinizi arayın ya da bir tesisatçıyı. ama babanızı değil, annenizi değil, hele hele iski'yi hiç değil. su çekiyorlardı onlar diye düşünüp itfaiyeyi de aramayın, 2 kova su için getirip adamları sonra bir de gereksiz yere meşgul etmekten ceza ödemeyin.
telefon haklarımdan birini ev sahibimi aramak için kullandım, alo ev sahibi amca yardım hattı'nı. adamcağız beşiktaş'taymış. geliyorum dedi, topladı aleti edavatı geldi. yaklaşık 2 saat boyunca uğraştı. yaptı baya bir şeyler. mutfak dolaplarım yerinden çıkabiliyorlarmış mesela. bulaşık makinasını kursun diye getirdiğim tesisatçı beni duvarı kırmam gerek, su çıkışı yok burda diye kandırmış mesela, su giriş ve çıkışları ev yapılırken hazırlanmışmış meğerse.
ben bu ev sahibi amca'nın mesleği ne merak etmiyor değilim doğrusu. tesisatçı falan mısınız dedim, kiracılarla uğraşa uğraşa öğrendim, dedi.
"-banyodaki klozet akıtıyor
-hallederiz"
neyse ben hazırlanıp indim alt kata, ev sahibime. "ev sahibi amca imdaaaatt" moduyla. kendileri evde değilmiş, safsalak bir oğlu var o çıktı. anlattım anlamadı, tekrar anlattım tekrar anlamadı.
eğer siz de ev sahibinizi evde bulamazsanız, telekominikasyonun nimetlerinden faydalanmayı aklınıza getirin. telefonu kullanın ve ev sahibinizi arayın ya da bir tesisatçıyı. ama babanızı değil, annenizi değil, hele hele iski'yi hiç değil. su çekiyorlardı onlar diye düşünüp itfaiyeyi de aramayın, 2 kova su için getirip adamları sonra bir de gereksiz yere meşgul etmekten ceza ödemeyin.
telefon haklarımdan birini ev sahibimi aramak için kullandım, alo ev sahibi amca yardım hattı'nı. adamcağız beşiktaş'taymış. geliyorum dedi, topladı aleti edavatı geldi. yaklaşık 2 saat boyunca uğraştı. yaptı baya bir şeyler. mutfak dolaplarım yerinden çıkabiliyorlarmış mesela. bulaşık makinasını kursun diye getirdiğim tesisatçı beni duvarı kırmam gerek, su çıkışı yok burda diye kandırmış mesela, su giriş ve çıkışları ev yapılırken hazırlanmışmış meğerse.
ben bu ev sahibi amca'nın mesleği ne merak etmiyor değilim doğrusu. tesisatçı falan mısınız dedim, kiracılarla uğraşa uğraşa öğrendim, dedi.
"-banyodaki klozet akıtıyor
-hallederiz"
"-evde yangın çıktı
-hallederiz"
"-evimi su bastı
-hallederiz"
bu modda bir insan evladı kendisi. rahatlığı ve iş bitiriciliğiyle beni benden almıyor desem yalan olur hani. adam F1 tuşu gibi, help butonu.
boruyu tamir edip işi bitirdikten sonra da yanındaki eşine "topla takımı hanım, gidiyoruz" dedi. toplayıp takımı kolkola girip gittiler. zaten yolda da elele yürürler hep. beraber alemlere aktıklarını duydum. bence hala oldukça aktif bir seks hayatları var. (buna da laf arası dedikodu diyoruz.)
e iyi güzel hoş boru tamir edildi de, ev toptan battı. sıkı bir temizlik lazım. zaten ben boru ilk patladığında arayıp annemi ağlamıştım telefonda 'bu ev nasıl temizlenicek' diye. dediğini yaptım, aradım temizlikçiye "kop gel gari, temizlik var" dedim. ertesi gün için anlaştık. ben de geceyi çok sevgili bir arkadaşımda geçirdim. garip, başta eğlenceli, sonra saçma sapan, abuk sabuk, bana neden geceleri bu ekiple dışarı çıkmadığımı hatırlatan kötü biten bir geceydi. ayrıntıları belki anlatırım. ya sanmıyorum aslında. anlatmam yani. pek de anlatmaya değecek bir gece değildi.
sabah uyandığımda başka bir sürpriz bekliyordu beni. bu sefer de canım evimin ana su vanası bozulmuştu. dolayısıyla evin suyu kesikti. yine bir ev sahibini arama, onun gelmesi, uğraşması, tamir etmesi şeklindeki olaylar örgüsü gerçekleşti. su kesillince arayıp iptal ettiğim temizlikçiyi su gelince arayıp tekrar çağırdım. o gelene kadar da gideyim marketten alışveriş yapayım dedim, koştur koştur gittim, bulduğum çamaşır suyu, deterjan, yer silme bir şeyleri, kokulusu, yağ çözücülüsü falan ne bulduysam 3er 5er tane aldım. yolda taşıyayım onları derken önce bir poşetin sapı koptu, onu başka bir poşete aktardım. sonra o aktardığım poşetin altı yırtıldı, benim bütün deterjanlar yollara saçıldı. allahtan patlayıp ortalığı mahvetmediler. bu sefer de kimini çantama kimini kucağıma doldurdum eve kadar koştur koştur gittim.
temizliğe gelen kadın da ayrı bir alem. zaten beni düzgünü bulsa şaşarım. temizlediği yerleri tekrar batırdı, tekrar temizledi. ama en kötüsü yağ şişemi kırdı. ben bu yaz epeyce gezip epeyce aradıktan sonra esse'de tam da istediğim gibi yağ şişeleri bulup almıştım. 2 tane. mutfağa dair en sevdiğim detaydı. ama salak kadın düşürüp kırdı birini. çok üzüldüm. koca kadına kızacak halim yok, olan da olmuş zaten, önemli değil dedim. ama gel bir de bana sor, önemli mi değil mi. aynısını da bulamam ki ben şimdi onun. ööfff.
öyle ya da böyle evim artık tertemiz. mis gibi bahar çiçeği kokuyor. airwick sağolsun. evimin tesisatı da azıcık elden geçmiş oldu. hani her şerde bir hayır var derler ya, o misal. oldu bitti gitti.
-hallederiz"
"-evimi su bastı
-hallederiz"
bu modda bir insan evladı kendisi. rahatlığı ve iş bitiriciliğiyle beni benden almıyor desem yalan olur hani. adam F1 tuşu gibi, help butonu.
boruyu tamir edip işi bitirdikten sonra da yanındaki eşine "topla takımı hanım, gidiyoruz" dedi. toplayıp takımı kolkola girip gittiler. zaten yolda da elele yürürler hep. beraber alemlere aktıklarını duydum. bence hala oldukça aktif bir seks hayatları var. (buna da laf arası dedikodu diyoruz.)
e iyi güzel hoş boru tamir edildi de, ev toptan battı. sıkı bir temizlik lazım. zaten ben boru ilk patladığında arayıp annemi ağlamıştım telefonda 'bu ev nasıl temizlenicek' diye. dediğini yaptım, aradım temizlikçiye "kop gel gari, temizlik var" dedim. ertesi gün için anlaştık. ben de geceyi çok sevgili bir arkadaşımda geçirdim. garip, başta eğlenceli, sonra saçma sapan, abuk sabuk, bana neden geceleri bu ekiple dışarı çıkmadığımı hatırlatan kötü biten bir geceydi. ayrıntıları belki anlatırım. ya sanmıyorum aslında. anlatmam yani. pek de anlatmaya değecek bir gece değildi.
sabah uyandığımda başka bir sürpriz bekliyordu beni. bu sefer de canım evimin ana su vanası bozulmuştu. dolayısıyla evin suyu kesikti. yine bir ev sahibini arama, onun gelmesi, uğraşması, tamir etmesi şeklindeki olaylar örgüsü gerçekleşti. su kesillince arayıp iptal ettiğim temizlikçiyi su gelince arayıp tekrar çağırdım. o gelene kadar da gideyim marketten alışveriş yapayım dedim, koştur koştur gittim, bulduğum çamaşır suyu, deterjan, yer silme bir şeyleri, kokulusu, yağ çözücülüsü falan ne bulduysam 3er 5er tane aldım. yolda taşıyayım onları derken önce bir poşetin sapı koptu, onu başka bir poşete aktardım. sonra o aktardığım poşetin altı yırtıldı, benim bütün deterjanlar yollara saçıldı. allahtan patlayıp ortalığı mahvetmediler. bu sefer de kimini çantama kimini kucağıma doldurdum eve kadar koştur koştur gittim.
temizliğe gelen kadın da ayrı bir alem. zaten beni düzgünü bulsa şaşarım. temizlediği yerleri tekrar batırdı, tekrar temizledi. ama en kötüsü yağ şişemi kırdı. ben bu yaz epeyce gezip epeyce aradıktan sonra esse'de tam da istediğim gibi yağ şişeleri bulup almıştım. 2 tane. mutfağa dair en sevdiğim detaydı. ama salak kadın düşürüp kırdı birini. çok üzüldüm. koca kadına kızacak halim yok, olan da olmuş zaten, önemli değil dedim. ama gel bir de bana sor, önemli mi değil mi. aynısını da bulamam ki ben şimdi onun. ööfff.
öyle ya da böyle evim artık tertemiz. mis gibi bahar çiçeği kokuyor. airwick sağolsun. evimin tesisatı da azıcık elden geçmiş oldu. hani her şerde bir hayır var derler ya, o misal. oldu bitti gitti.