sevgili itunes benimle dalga geçiyor kanımca. gecenin bu saatinde 3000 şarkılık listeden "randomly" olarak çaldığı playlist şöyle:
pilli bebek'ten olsun.
vega'dan iz bırakanlar unutulmaz
redd'den nefes bile almadan
malt'tan olmaz
tnk'den yine yazı bekleriz
tahmin ettiğiniz gibi, bu 5 şarkı sonunda ben intiharın eşiğindeyim. kes bileklerini seyret kanının akışını. yavaş yavaş görüntüler kaysın, hayatın bir film şeridiymişçesine aksın gitsin gözlerinin önünden. kalp atışların hızlansın, nefes alış verişlerin zorlaşsın. sonra uykun gelsin, yavaşça kapansın gözlerin. falan filan.
tabii ki yapmadım böyle bir şey. benim canım kıymetlidir, kesemem ben kendimi. hem severim ben kendimi ay, niye öldüreyim.
ama ardı ardına dalga geçercesine çalan bu şarkılar, azıcık durgunlaştırdı beni. bir kadeh şarap alıp uzaklara daldım.
niye mi? işte onu ben de çok merak ediyorum. desem ki çok aşk acısı çekiyorum ondan, e değil. desem ki platonik aşığım ondan, e değil. desem ki kapanmayan yaralarım var ondan, e o da değil.
bence benim problemim, çekecek bir aşk acımın olmaması.
hayatında 2 kere sırılsıklam aşık olmuş ama ikisi de fazlasıyla kötü bitmiş, bu sebepten de son 8 yılını falan mütemadiyen aşk acısı çeken bir insan evladı olarak geçiren benim için aşk acısı çekmemek büyük bir eksiklik hayatımda.
şarkıları dinliyorum, hüzünleniyorum, durgunlaşıyorum, uzaklara dalıyorum, modum yerlerde sürünüyor. o anda biiinngg bir soru işareti çıkıyor: kimi düşünüyorsun ki sen şimdi? kim için böyle hüzünlendin ki sen şimdi?
sonra bir kadeh şarap daha, bir kadeh daha, bir kadeh daha. şişenin dibini görene kadar. gördük, ters çevirdik bir damla düştü parkenin üzerine. sileyim bence ben onu. ama eğilirsem kalkamayabilirim. harflerin yerini bile zor buluyorum. neyse üzerine basmayayım bari.
bir de ben şimdi diyorum ki çikolatalı sufle olsa da yesem hani. pek bi şükela olurdu.
öyle işte, aşk acım yok diye acı çekiyorum ben. manyak mıyım ne?
ama o değil de, ben o son kadehi içmeyecektim. valla bak.