Ocak 08, 2016

Life's not fair. Deal with it!

normalde bloga konuşurum, okuyucuya değil. ama bu sefer sana yazıyorum okuyucu, dikkatle oku.

kurumsal hayat zırvalığından bahsedeceğim sana, kurumsallığın aslında saçmalamanın daniskası olduğundan. çok zeki olmana gerek olmadığından, ufak tefek ayak oyunları ile neler yapabileceğinden.

bak şimdi başlıyorum anlatmaya nasıl kurumsal olunuyor, öğren sen de. bir gün bir yerde illa ki işine yarar.

1- iş bilmeyeceksin. ama o kadar güzel biliyor gibi davranacaksın ki herkes buna inanacak. kendini satmayı bileceksin, yani amiyane tabirle kendi kendinin pezevengi olacaksın. bu ilk kural. iş görüşmesinde bunu yapıp kendini pahalıya sattın mı (bak pahalı olman önemli, ucuza gidersen kimse değer vermez), gerisi kendiliğinden gelir zaten.

2- hep çok yoğun olacaksın. yoğun olmasan da çok yoğun olacaksın. yoğunmuş gibi davranacaksın.

3- o kadar yoğun olacaksın ki, maillerine ancak akşam 7den sonra cevap verebileceksin. istersen gün içinde mailleri yazıp drafta kaydedip akşam 7'den sonra göndermeye de başlayabilirsin. ama mail gönderimlerinin arasına süre koy ki çalışıyorsun sansınlar. özellikle analiz ve rapor maillerini geç göndereceksin. o daha sükseli.

4- gün içindeki yoğunluğunu sağlamak için ota boka her şeye toplantı ayarlayacaksın. ekibindeki adamla ufak bir rapor hakkında konuşmak için bile meeting request atacaksın. şirket dışındaki toplantılarının hemen arkasına şirket içi toplantı ayarlayacaksın, o toplantıya yetişemeyecek devamlı erteleyeceksin. böylece bir toplantı, calender'ında 3 hatta 5 ayrı zaman dilimini dolduracak. önemli olan outlook calender'ının hep dolu gözükmesi. bu işin raconu bu.

5- brainstorming yapacaksın. önce ekip içinde konuşacaksın, sonra birlikte çalıştığın ekiplerle konuşacaksın, sonra da üst yönetimle konuşacaksın. sadece konuşman bile en az bir hafta sürecek. yani 1 hafta boyunca hiçbir aksiyon alamayacaksın. ama olsun, sonuçta brainstorming yaptın. hem her brainstorming bir toplantı. bir tasla iki kuş. hadi yine iyisin.

6- mail yazıp 3 cümleyle anlatıp sonuçlandıracağın şeyleri böyle kısa yoldan yapmayacaksın. ne o öyle, maille sorun çözülüp aksiyon mu alınırmış. önce bir sunum hazırlayacaksın, sonra o sunumu bir toplantı set edip ekiplere anlatacaksın. o toplantıda çıkan aksiyonları takip etmek için 3 gün sonraya bir toplantı daha set edeceksin. sunum, toplantı, aksiyon, sunum, toplantı. circle'a girdin, burdan yürü git.

7- dünyanın en basit raporuna açıp kendin bakmayacak, hemen bir mail atıp bunu ekipteki başka birinden isteyeceksin. senin bütün account'lara, tool'lara erişiminin olması açıp bakacağın anlamına gelmiyor. nasıl çalıştığı ile ilgili hiçbir fikrinin olmadığı tool'larla ilgili ahkam keseceksin. boşver, zaten kimse neyin ne işe yaradığını bilmiyor. senin bilmediğini de anlamazlar. baktın anlıyor gibiler, cümleleri karıştır konuyu değiştir.

8- eğer yönetici olursan ekibinle her hafta 1 to 1 toplantı yapacaksın. asla ekibe genel bir bilgilendirme yapmayacaksın. gerek yok. her şeyi öğrenip ne yapacaklar sanki. aman dikkat, aralarında senin yerine göz dikenler olabilir.

9- eyvah, hiç toplantının olmadığı bir gün! sıkma canını, onun da çözümü var. kapan bir odaya tek başına, çok önemli odaklanman gereken işlerle ilgileniyormuşsun gibi davran. bilgisayar ekranının başkaları tarafından görülmeyeceğinden emin ol. sonuçta sen orda çalışıyor imajı çiziyorsun, kimsenin magazin / spor sitelerinde dolaştığını görmesini istemezsin.

10- şimdi geldik en önemlilerinden birine; hiyerarşi! senin üstündekilere yaranacak, senin altındakileri küçümseyeceksin. ama bunu çok göze batmadan yapacaksın. herkesle iyiymiş gibi görünüp hiçbiri ile iyi olmayacaksın. yüzlerine gülüp arkalarından kuyularını kazacaksın. kaygan zeminlerde hareket etmeyi bileceksin ey beyaz yakalı.

11- kimseye ama kimseye güvenmeyeceksin! ne olursa olsun, ne derlerse desinler, güvenmeyeceksin. güvenirsen sıçarsın.

12- bu, last but  not least dediklerinden. hayat eşit değil, iş hayatı asla değil. çok çalışman, şirkettekilerin çoğundan daha akıllı olman, çırpınıp durman; o gerizekalı ama patronun arkadaşı olan adamdan daha iyi yapmayacak seni. sen rapor ya da sunum yetiştirmek için bir yerlerini yırtarken o haftasonu kayak yapmaya nereye gitsek diye plan yapacak. bir de soyadı meselesi var ki, ona hiç girmeyelim. göreceksin ki soyadı olmadan bir bardak su bile bulamayacak olan insanlarla dolu hayat. alışman lazım, dedim sana hayat adil değil.


ey okuyucu; iş hayatında 4. yılını geçtiğimiz ay doldurmuş ve bu süre zarfında en corporate'ından en start-up'ına 5 şirket görmüş bir insan evladı olarak söylüyorum, siktir et iş hayatını. kalabildiğin kadar özgür kal, olabildiğin kadar mutlu ol, yapabildiğin kadar tadını çıkar hayatın. bir kere kaçırdın mı o treni, tekrar yakalamaya yürek gerekiyor.

dilerim ki, koccaman yüreklerimiz olsun.