Ocak 19, 2014

nejatlı işlerli post.

arkadaş sen şu hayatta gördüm ennn karizmatik adamlardan birisin.
en güzel gülenlerdensin.
aynı barda oturmuş karşılıklı bira içmişliğimiz var, bilirim yani.
yapma yahu gitme.
daha çok film çekip ağzımızın suyunu akıtman lazım.
gitme sen gitme.
hem ben duydum, öteki taraf çok da matah bir şey değilmiş.
valla bak.
inan bana.

geç kalmış 2013 vedası

her sene yazarım ben this year sucks, next one probably diye. bu sene pek vaktim olmadı. affet buloog ama çok aklıma geldiği de söylenemez.

bu akşam yalnızım. sevgili kişisi crushmania seasında. tek başıma keyif yapıyorum. pek çok severim. stokta karadut da var. sıkıntı yok yani.

yeni bir şarkı öğrendim. yeni dediysem bana yeni. teoman'ın haziran'ı. kendisi son 45 dakikadır loop'ta.
şarkının da etkisiyle aaa dedim 2013ü yazayım ben.

hem çok şey oldu bu sene hem de hiçbir şey.
hem çok güzeldi hem çok sıkıcı.

gezi'deydim ben bu sene. gündüzlerce, gecelerce... demir'le nefes içindi her şey. bambaşkaydı. yaşadığım en güzel mayıs hazirandı, yaşadığım en güzel istanbuldu.

bi de iş değiştirdim ben, evet yine. yeni işimde mutluyum ama. burda 1 seneyi dolduracağım ama, inanıyorum kendime. ya da bilemedim ya, gelecek olan tekliflere bağlı o durum.

şu hayatta en sevdiğim olan abim evlenmeye karar verdi. bok var sanki, evlenince ne olacaksa. evet, ne var paylaşmak istemiyorum abimi. "yenge" kişisi ile alakalı bir durum değil bu, ki in this case kızı sevdiğimi bile söyleyebilirim. abişko her fırsatta sen benim ufaklığımsın temalı çalışmalar yapsa da, lanet olası triplerimden nasibini almaktan kurtaramıyor maalesef kendini. geçenlerde sen beni artık aramıyorsun diye carladım telefonda, ama öyle bir duygu sömürüsü yaptım ki, kendi seviyemi birkaç level atladım, ben bile şaştım kendime ayol. o gün bugündür çocukcağız nöbet günleri hariç her fırsatta arıyor.
zavallım jinekolog olacağım diye günde 8 çocuk doğurtuyor kıyamıyorum aslında ama olsun arasın o beni yine de. bitanecik kardeşiyim şunun şurasında.

hiç tatil yapamadım. 3 günlük çeşme kaçamağını saymazsak tüm yaz istanbuldaydım. önümüzdeki yaz da düğünlerden tatile fırsat bulamayacağız gibi duruyor ama hadi hayırlısı. ben tatil rotası çizip duruyorum yine de.

babaannemi kaybettik.
ben babamı bir kere ağlarken görmüştüm, 7-8 yaşlarındaydım. halamın ms hastası olduğunu ve iyileşemeyeceğini, bir daha yürüyemeyeceğini öğrenmiştik. babamın da gözyaşı olduğunu o zaman görmüştüm.
bir de işte babaannemi kaybettiğimizde. telefonda titreyen sesi, beni görünce sarılıp ağlaması. bazen tanrının babamı mutlu olsun diye yarattığını düşünen ben, babamı ilk defa bu kadar üzgün görmüştüm. 9 yaşında babasını kaybeden adam, şimdi annesini de yitirmişti. hem annesiydi ağladığı hem babası.
hayatım boyunca asla unutamayacağım ilk gün, o gün sanırım.

gülbik'i verdik bi de biz. can'a tuzlu kahveyi ellerimle yaptım. can, müstakbel eşime kahvesini kendi elleri ile yapacağını söylüyor. korkuyorum bulooog.

bu sene azıcık yandan yemişti ama yine de güzeldi.
daha güzellerini yaşayalım.
sevgili tatilinin avrupasını yapalım, palm'in üzerine paraşütle dalalım.
mutlu olalım.
kaybetmeyelim.

bi de babaanneciğim seni çok seviyorum ama lütfen rüyalarımdan çık. valla fatiha okuyorum sana hep.

öptüm, bye.



Ocak 15, 2014

bi' çek al peçetem bile yok, anlıyor musun?

önce bir cümle geliyor hatırıma. sonra o cümledeki sevgiyi anlayabilecek tek bir insan olduğu. ve o insanın çok uzakta kaldığı.

burukça gülümsüyorum işte ben de böyle zamanlarda, hatırlamanın verdiği o ağır mutlulukla.




Ocak 03, 2014

gel gezmelere gidelim biz bulutların asfaltında

aylar sonra ilk ve tek yazacağım şudur ki;

şarap ve ezginin günlüğü birleşimi insanı çok  mutlu edebiliyor.
hadi sevgili gel artık sen de.